6 Mayıs 2014 Salı

COĞRAFYA TERİMLER SÖZLÜĞÜ



               SÖZLÜK
A

ABRAZYON :  Kazma şeklinde yüzeyin aşındırılması.
ABRAZYON MORENİ :  Abrazyon sonucu zeminde oluşan yığıntı.
AÇIK HAVZA : Sularını deniz veya okyanuslara ulaştırabilen akarsu havzalarına denir.
AFEL : Günöte.
AEROLOJİ:Hava araştırmaları biliminin adıdır.
AGLOMERA : Yanardağ püskürme maddelerine verilen isimdir.
AĞIZ : Akarsuyun denize ulaştığı yerdir.
AKARSU REJİMİ : Akarsu yatağından bir yıl içinde geçen su miktarının değişimidir.
ALBEDO : Bir yüzey üzerine gelen ışının yansıyan ışıya oranıdır.
ALPİN ÇAYIR :Yüksek dağlar üzerindeki yeşil kalan bitki topluluğudur.
ALÜYYON : Akarsuların taşıdığı malzemeye denir.
ALTİMETRE:Madeni barometrelerin bir çeşididir.
ALÜVİYAL SET GÖLÜ : Akarsuların yan kollarının taşıdıkları alüvyonlarla ana akarsuyun önünü kapatması ile oluşan göllerdir. 
ALÜVİYAL SET GÖLLERİ : Akarsuların yan kollarının taşıdıkları alüvyonlarla ana akarsuyun önünü kapatması.
ALÜVİYAL TOPRAK: Akarsularıngeçtiği yerlerdeki malzemeleri eğimin azaldığı yerde bırakır.
AKİFER : Suyu iten jeolojik kuvvetin adıdır.
ANEMOMETRE : Rüzgar hızını ölçen alettir.
ANEROİD BAROMETRE:Madeni barometredir.
ANIZ : Ekin biçildikten sonra tarlada kalan saptır.
ANOMALİ:Normal değerlerin altında veya üzerinde olan sıcaklık değerleri.
ANTİKLİNAL : Kıvrımlı dağın yükselen kısmıdır.
ANTROPOJEN BOZKIR : İnsan tarafından orman örtüsünün tahribi sonucu oluşan bozkırdır.
ANTİSİKLON : Hava basıncının 1033 mb üzerindeki basıncıdır.
AMFİBOL : Kayaç yapısı mineral grubu.
ARKTİRİK BÖLGE : Kuzey kutup bölgesinin adıdır.
ARTÇI ŞOK : Şiddetli bir depremden sonra yeraltındaki kayaların yerlerine yerleşmelerinin yol açtığı hafif sallantı ve titreşimler.
ASİT YAĞMURU: Atmosferdeki kirlilik oluşturan maddeleri emmiş olan ve bu nedenle daha asidik hale gelen su damlalarını içeren yağmur.
ASTENOSFER: Dünya'nın mantosunda, sıcak kayaçlardan oluşan 80-200 km kalınlığındaki tabaka.
AŞINIM YÜZEYİ: Belli jeolojik devirlerde, belli seviyeye göre arazinin aşınması ile oluşan düz alanlardır.
ATMOSFER SİRKULASYONU: Troposfer, yani Dünya'yı saran 8-10 km kalınlığındaki atmosfer katında cereyan eden hava dolaşımı.
ATLAS : Haritalar takımıdır.
ATLANTİK OKYANUSU : Amerika ile Avrupa arasındaki okyanus.
AYSBERG : Su içinde yüzen buzdağı.

B

BADLANS: Yarıkurak bölgelerde yarıntılarla parçalanmış araziye denir.
BAĞIL NEM: Belli bir sıcaklıkta bir hava kütlesinde bulunan nam miktarının yüzde olarak ifadesidir.
BAKI : Dağların güneşe dönük olan kısmıdır.
BANKİZ: Kutup çevresindeki denizlerde, suyun donması ile oluşan buz kütleleridir.
BANLİYO : Büyük şehirlerin çevresindeki yerleşim alanlarıdır.
BARKAN : Hilal biçimindeki kum birikintisidir.
BARAJ GÖLÜ : Akarsu üzerinde kurulan barajların gerisinde su biriktirmesi ile oluşan göllerdir.
BARİSFER : Taş kürenin en iç kısmıdır.
BAROGRAF: Basıncı sürekli kaydeden ve yazıcı ucu bulunan bir tür madeni barometredir.
BASINÇ: Havadaki su buharı ve gazların cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa basınç denir.
BAŞKALAŞMA: Bir taşın mineral yapısı ve dokusunun sıcaklık, basınç veya her ikisinin etkisi ile kimyasal ve fiziksel yönden değişmeye uğramasıdır.
BAŞLANGIÇ MERİDYENİ: İngiltere'de Greenwich rasathanesinden geçen meridyen yayıdır.
BATOLİT : Yer kabuğuna sokulan asit magmanın oluşturduğu çogunlukla kubbe biçimindeki kütledir.
BATI RÜZGARLARI: Her iki yarımkürede tropikal yüksek basınç merkezlerinden 40-65° enlemlerine doğru esen sürekli rüzgarlardır.
BAZİK MAGMA : Bazlar yönünden zengin olan magma.
BİYOJENİK ÇÖKEL : Ölmüş canlı kalıntıları içeren tortul.
BOĞAZ : Dar , dik yamaçlı vadi veya iki denizi birbirine bağlayan su yoludur.
BOYUN : İki zirve arasındaki , dağın en alçak kesimidir.
BOZKIR : Kurak ve yarı kurak bölgelerin kısa boylu ot örtüsüdür.
BREŞ : Doğal taşların doğal çimento ile bağlanması sonuçu oluşmuş kayaç.
BİRİKİNTİ KONİSİ: Dağ yamaçlarından düzlüğe inen akarsular, taşıdıkları materyalleri eğimin azaldığı yere denir.
BİRİKME: Denizlerin, akarsuların yada buzulların, çamur, kum yada çakılları, kumsal gibi maddeler meydana gelecek şekilde birikmesi süreci.
BOĞAZ VADİ: Yüksek dağ sıralarını enine yarıp geçen akarsuların oluşturduğu vadiye denir.
BOYLAM: Dünya'nın birbirine birleştiren yaylara denir.
BOYUN: Birbirine ters yönde açılmış iki akarsu vadisinin en yüksek, iki doruk arasındaki alanın en alçak yerine boyun denir. 
BOZKIR: İlkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz kuraklığı ile sararan kısa boylu otlardır.
BUZUL : Bir yamaçtan aşağı hareket eden kalın buz tabakasıdır.
BUZUL GÖLLERİ : Buzullaşma döneminde buzul aşınıdırması sonucu oluşan göllere denir.
BUZUL VADİSİ: Buzul aşındırması sonucu oluşan 'U' şeklindeki vadilerdir. 
BUZYALAĞI GÖLÜ : Buzyalağı içinde biriken suların meydana getirdiği göldür.

C Ç


CADI HALKASI: Bacadan çıkan değişik biçimlerde atmosfere dağılan gözle görülebilir duman emisyonu.
CAMSI:Geçiş sıcaklığına verilen addır.
CEPHE : Farklı karakterdeki hava kütlelerinin karşılaştığı alandır.
CEPHE YAĞIŞLARI: Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında meydana gelen yağışlardır.
CEZİR : Gelgit sırasında deniz çekilmesi.
CURÜF:Dışkı.
COĞRAFİ KONUM: Yeryüzündeki herhangi bir alanın bulunduğu yere, o alanın coğrafi konumu denir. 
ÇAĞLAYAN: Akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülerek aktığı yer.
ÇAKIL: Akarsular boyunda, deniz, göl kıyılarındaki yuvarak taş parçaları.
ÇAKIL GÖLÜ: Üzeri yellerin savurduğu ve oldukça yuvarlaklaştırdığı çakıllarla örtülü çöl.
ÇAKILKAYA: Konglomera. Çakılların, doğal bir çimento ile birleşmesinden doğmuş bir taş çeşidi.
ÇAKIM: İki bulut arasında, ya da bulut ile toprak arasında, havadaki elektriğin boşalmasından ileri gelen bir ışık.
ÇALILIK: Odunlaşmış ince gövdeli, çoğunca birden çok gövdeli, yapraklı, yerine göre dikenli bitkilerin bir araya geldiği yer. 
ÇAKILTAŞI : Konglomera.
ÇAKMAKTAŞI : Kahverengi veya siyah renkli bir kuarsit.
ÇAY : Irmaktan küçük akarsudur.
ÇEKİLME: Deniz sularının, yüksekteki bir durumundan aşağı doğru, düzenli dönemlerle her gün alçalması çekilmesi olayı.
ÇEKİLME AKINTISI: Gelgit Olayının belirgin bulunduğu yerlerde deniz yüzünün çekilmesi olayına denir.
ÇEKİK DENİZ: Denizin çekilmesi sırasında, bu olayın belirdiği yerde denizin en çok alçalmış, çekilmiş durumu.
ÇEKİK SU: Yıl içinde belirli bir zamanda bir akarsuyun yatağından en az su geçirmesi durumu.
ÇELTİK: Kabuğu soyulmamış pirinç.
ÇENTİK: Yüksek, dik kıyılarda, yarların hemen dibindeki küçük dalga oyuğu.
ÇENTİK VADİ: Akarsuların derine aşındırmasıyla oluşan V şekilli, tabansız, genç vadilere çentik vadi ya da kertik denir.
ÇEVRE ANALİZİ: Belirli bir arazinin topoğrafik, hidrolojik, jeolojik ve kültürel özellikleri gibi çevresel özelliklerinin incelenmesi.
ÇEVRE DEĞERLENDİRİLMESİ: Bir eylemin ya da projenin çevre bakımından yararlı olup olmadığını inceleme.
ÇELTİK : Pirinç yetiştirilen sulak tarladır.
ÇERNOZYUM : Kara toprak olarak bilinen yarı nemli step bölgelerinde bulunan humusça zengin toprak türüdür.
ÇÜRÜME: Anaerobik haldeki maddenin organik ayrışmasıdır.
ÇOBAN YILDIZI: Güneş dizgesinin 9 gezegen yıldızından biri. 
ÇÖZÜLME: Taşların, iklim elemanlarının etkisiyle ufalanıp ayrışması.
ÇÖZÜNME: Bir sıvı ile karışan katı, sıvı ve gaz durumundaki bir maddenin bu sıvı içinde homojen bir bütün oluşturacak biçimde karışması.
ÇÖKÜNTÜ GÖL : Yer altı oyuklarının , mağarların tavanları çökerek meydana getirmiş çanaklarda su birikmesiyle olusan göllerdir.

D

DAĞ GÖLÜ : Yüksek dağların çoğunda yan yana bulunan küçük göllerdir.
DAĞ ETEĞİ OVASI: Dağ eteğinde, yanlara doğru büyüyerek birleşmeleri sonucu oluşan ovalardır. 
DAĞ İÇİ OVASI: Dağ içlerinde eğimin azaldığı yerlerde, akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir. 
DALGA: Rüzgarların etkisiyle deniz ve göl yüzeylerinde meydana gelen salınımlardır.
DALGAKIRAN : Limanları dalgalardan koruyan uzun setler.
DALMAÇYA KIYI TİPİ: Kıyıya paralel uzanmış dağların çukur kısımlarının deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.
DALYAN: Deniz kıyılarında balık üretmek için yapılmış yerleşmelerdir.
DAMTAŞI : Arduvaz.
DEBİ : Akarsuyun taşıdığı su miktarı.
DEFLASYON : Rüzgar aşındırması sonucu savurma yapması.
DENGE PROFİLİ : Akarsuların yıl içinde akıttığı su profilidir.
DENÜDASYON :Doğal erozyon.
DENİZ TABANI YAYILMASI: Magmadan kaynaklanan hareketlerle katı kabuk tabakasının kırılarak açılması ve bu açılmaya, genişlemeye bağlı olarak çıkan lavların kırıklar boyunca kenarlara doğru yayılması. 
DELTA : Akarsuların denize ulaştığı yerde denizi doldurarak oluşturduğu üçgen  görünümlü ova.
DELTA OVASI: Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz içerisinde biriktirmesi sonucu üçgene benzeyen düzlükler meydana gelir.
DEPREM: Yer kabuğu içinde birikmiş olan potansiyel enerjinin fay hatları gibi jeolojik kırıklar üzerinden dalgalar şeklinde dışarı atılması olayına deprem denir.
DEV KAZANI: Çağlayan ve çavlanlarda suların yüksekten düştüğü kısım aşınırsa, derin oyuklar oluşur.
DIŞ KUVVETLER: Enerjisini güneşten alan ve yer şekillerinin oluşmasında yıkıcı etkiye sahip olan kuvvetlere dış kuvvetler denir.
DİSTROFİK GÖLLER :Çok düşük kireç içeriğine ve yoğun humusa sahip bundan ötürüde suyun kahverengi rengini aldığı göllerdir.
DİYORİT: Birbirinden gözle kolayca ayrılabilen açık ve koyu renkli minerallerden oluşan iç püskürük bir taştır.
DORUK : Dağın zirvesi.
DOĞAL SET GÖLLERİ :Göl oluşumuna elverişli olan çanakların açık kısımları varsa ve bu kısımlar çeşitli olaylarla tıkanırsa set gölleri oluşur.
DOLİN : Karstik aşındırma şeklidir.
DRENAJ : Topraktaki fazla suların akıtılması.


E

EKİNOKS : Gece gündüz eşitliği.
EKLİKTİP DÜZLEM: Güneşin etrafında dönen Dünyanın elips şeklinde çizdiği yörüngeden geçtiği kabul edilen yatay düzlemdir.
EKOLOJİ : İnsan ve diğer canlıların birbirleri ve çevreleriyle olan ilişkileri inceleyen bilim dalıdır.
EKOSFER: Atmosferin canlıları içeren bölümüdür.
EKZOSFER:Atmosferin en dış katmanıdır.
EKSFOALİSYON: Sıcaklık değişmeleri ve kimyasal ayrışma olayları sonucunda kaya kütlelerinin ince katlar halinde soğan zarları şeklinde soyulması.
ENDEMİK BİTKİ : Nadir bulunan bitki türüdür.
EPİROJENEZ : Kıta hareketleri.
ERG : Afrika’da kumlardan oluşan çöllere verilen isimdir.
ERÜPSİYON : Volkanik patlama.
EROZYON : Toprağın taşınması.
ESTUAR : Gelgitin görüldüğü kıyılarda su basmasına uğrayan akarsu ağzıdır.

F

FALEZ : Kıyı dikliği ,kıyı uçurumudur.
FAY: Dünyamızı saran kabuk tabakasının kırılarak yatay ve düşey yönde kırıldığı hat.
FAY AÇISI : Dikey düzlem ile fay düzleminin yaptıgı açıya denir.
FAY ATIMI : Fay çizgisi boyunca hareket eden kütlelerin birbirine göre kayma miktarlarıdır.
FAY AYNASI : Dikey faylanmada fay çizgisi boyunca  düşen veya yükselen blok arasındaki parlak yüzey.
FAY ÇİZGİSİ : Kırılmanın olduğu çizgisel hat veya doğrultudur.
FAY DİKLİĞİ : Yer kabuğunun kırılmasıyla alçalan ve yükselen bloklar arasında kalan eğimi fazla yükselti basamağıdır.
FAY KAYNAĞI : Fay hattı boyunca fayda çıkan kaynaklardır.
FASİYES: Genellikle tortullaşmanın, çökelmenin meydana geldiği ortam.
FAUNA : Bir bölgede yaşayan hayvan topluluguna denir.
FELDSTAPLAR:En önemli kayaç yapıcı mineral grubu.
FİLAT: Kil taşının yüksek sıcaklık ve basınç sonucu değişime uğraması sonucu ortaya çıkan taş türüdür.
FİTOCOĞRAFYA : Bitki coğrafyasına verilen addır.

FİYORD : Buzul aşındırması sonucu oluşan girintili çıkıntılı kıyı tipidir.
FİYORD TİPİ KIYILAR : Buzulların sular altında kalmasıyla oluşan sulardır.
FİZİKİ HARİTALAR : Yeryüzünün kabartı ve çukurluklarını gösteren orta yada büyük ölçekli haritalardır.
FLÜVYAL TOPOĞRAFYA :Akarsuların aşınma,taşınma ve birikme faaliyetlerinin olduğu saha.
FÖHN RÜZGARLARI : Bir dağın yamacını aşarak diğer yamaçtan aşağı doğru esen rüzğarın sıcaklığı artırır.
FORLAND:Önbölge anlamına gelir.
FORMASYON : Bir jeolojik dönemde oluşmuş tabaka dizisidir.
FOSİL : Çeşitli jeolojik dönemlerde yaşayan canlıların öldükten sonra çürümeden kalmış olanlarıdır.
FOTOGRAMETRİ : Çogunlukla havadan alınan fotoğrafların harita haline getirelecek şekilde işlenmesi.

FÜMEROL : Yanardağdan gaz ,su buharı ve dumanların çıkma safhası.

G

GARİG : Akdeniz bölgesinde maki örtüsünün tahrip edildiği yerlerde olan çalı formasyonu.
GAYZER : Fışkıran su kaynağıdır.
GAYZER KAYNAĞI : Etkin haldeki volkan dağlarından değişik aralıklarla püskürerek çıkan kaynaklardır.
GEÇİCİ AKARSU : Yatağında her zaman su bulundurmayan bazen kuruyan akarsulardır.
GELEĞEN: Göle karışan su.
GEL-GİT : Ay’ın çekimine bağlı olarak denizlerde su seviyesinin alçalıp yükselmesidir.
GEL-GİT AKINTILARI :Denizlerdeki seviye değişmelerine bağlı olarak özellikle koy ve körfezler dahilinde oluşan akıntılardır.
GEODEZİ : Yer yuvarlağının büyüklüğü.
GEOİD : Yer yuvarlağının kendine has görünüşü.
GERÇEK ALAN : Yeryüzü şekillerinin tüm engebeleri ile hesaplanan alanıdır.
GERÇEK İZOTERM ALANLARI : Yükseltinin etkisi dikkate alınarak çizilen sıcaklık haritalarıdır.
GEZEGEN : Güneşten aldığı ısı ve ışığı yansıtan gökcismidir.
GİDEĞEN : Gölün denize uzanan kolu
GLASYE:Buzul anlamına gelir..
GNAYS : Granitin yüksek sıcaklık ve basınç altında degişime uğramasıdır.
GÖL : Kara içlerinde çukurlukları dolduran durgun sulara denir.
GÖL AYAĞI : Gölden beslenen akarsu.
GÖLET : Genellikle gölden küçük ve havuzdan büyük, doğal ya da yapay yapılmış su oluşumudur.
GÖK ADA:Uzayın algılanabilen bölgesi.
GRABEN : Yer kabuğunun faylanması kırılması ile alçakta kalan bölgeye denir.
GRANİT : İç püskürük bir taştır.
GUYOT: Üstü adeta bıçak gibi kesilmiş, yani düz olan deniz altı tepesi. 
GÜNBERİ : Dünyanın güneşe en yakın olduğu gündür.
GÜNÖTE : Dünyanın güneşe en uzak olduğu gündür.

H

HABİTAT : Bir canlının doğal ortamı.
HALİÇ TİPİ KIYILAR : Gel-git etkisiyle akarsu ağızlarında oluşan kıyı tipleridir.
HALOMORFİK: Üzerinde tuz ve karbonat bakımından zengin olan toprak.
HAMADA:Çöllerdeki aşırı aşınma sonucu meydana gelen çöl zemininde ortaya çıkan kayaç tipidir.
HAMSİN : Mısır’dan Akdeniz’e esen sıcak rüzgar.
HARİTA : Yeryüzünün bütününün ya da bir bölümünün belirli bir oranda küçültülerek kuşbakısı olarak düzleme aktarılmasıdır.
HARİTA ANAHTARI: Haritadaki işaretlerin ne anlama geldiğini açıklar.
HARİTA ÖLÇEĞİ : Harita üzerinde belli iki nokta arasındaki uzunlugun yeryüzünde aynı noktalar arasındaki gerçek uzunluğa oranıdır.
HAVA DURUMU : Atmosfer olaylarının kısa süreli değişmesine denir.
HAVA KÜTLESİ :Atmosferin sıcaklık ve nem bakımından benzer özellikler gösteren geniş parçalarına denir.
HEYELAN : Özellikle eğimli yamaç boyunca gevşek bir kütlenin topyekün kayması.
HEYELAN SET GÖLLERİ : Akarsu vadisinin önünün, toprak kayması sonucunda toprak kütlesi tarafından kapatılmasıyla oluşan göllerdir.
HİDROĞRAF : Bir akarsuyun belli bir kesiminde suyun yıl içinde veya belli bir zamandaki akım durumunu gösteren grafiktir.
HİDROGRAFYA : Okyanus, deniz ve göllerin oluşum, özellik, dağılış ve etkilerini inceleyen bilim dalıdır.
HİDROLOJİ : Su bilimi. Suyun fiziksel, kimyasal, termo-dinamik vb özelliklerini inceler.
HİDROMORFİK TOPRAK: :  Suya doymuş topraklardır.
HİDROSFER:Su küre.
HİGROFİL BİTKİ: Suyu seven bitki anlamına gelir.
HİGROFİT : Nemcil bitki anlamına gelir.
HİGROMETRE :Nemliliği ölçen aletin adıdır.
HİNTERLAND:Ardbölge.
HİPOSANTR :Depremin odak noktası anlamına gelir.
HİPSOGRAFİK EĞRİ : Yeryüzünün yükseklik ve derinlik basamaklarını gösteren eğridir.
HIZ ÇİZGİSİ : Akarsu hızının en fazla olduğu noktaları birleştiren çizgidir.
HÖRGÜÇKAYA : Farklı aşınma sonucu oluşan ve deve hörgücüne benzeyen kayalardır.
HORİZON : Fiziksel ve kimyasal yönden değişik olan toprak katları. Üst horizon, alt horizon, A horizonu, B horizonu gibi.
HORST : Yerkabuğunun faylanması, kırılması ile yüksekte kalan kütleye denir.
HUMUS : Bitki artıklarının toprakta birikmesiyle oluşan, koyu renkli organik maddeye humus denir. 


I

ISONEF:Eş bulutluluk eğrisi.
İSOSEİST:Eş sarsılma eğrisi.
ILGIM : Serap, özellikle çöllerde ve bozkırlarda, gerçeğe uymayan, az çok uzaklarda beliren su birikintisi yada gölcük, suda yansıyan ağaçlar ve evlerden oluşan ışıksal görüntü.
IRMAK: Akarsu.
IRMAK AĞZI LİMANLARI : Denizlere dökülen kimi ırmakların ağız kesimlerinde kurulmuştur.
IŞIK YILI : Astronomide kullanılan uzunluk (uzaklık) birimidir.
IŞIMA : Güneş'ten gelen çeşitli dalga boyundaki tüm ışınları kapsar..
İZOBAR:Eşbasınç eğrisine verilen addır.
İZOHALİN:Eş tuzluluk anlamına gelmektedir.
İZOHİPS:Eş yükselti anlamını karşılar.
İZOTERM:Eş sıcaklık anlamına gelir.

J

JEO:Yeryuvarlığı anlamına gelmektedir.
JEOANTİKLİNAL : Jeosenklinallerde, yani derin deniz çanaklarında biriken tortulların sıkışması sonucu deniz veya okyanus üzerine çıkan kısmı.
JEODEZİ:Yer ölçme bilgisi.
JEOFİZİK : Yer fiziği ile uğraşan bilim dalı.
JEOMORFOLOJİ : Yerşekillerinin oluşum, özellik, dağılış ve etkilerini inceleyen bilimdir.
JEOMORFOLOJİ HARİTALARI : Bir bölgedeki şekillenme süreci yani iç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan yer şekilleri hakkında bilgi veren haritalardır.
JEOSENKLİNAL : Yeryüzündeki derin ve geniş deniz ve okyanus çanakları.
JEOTERM BASAMAĞI : Yeryüzünden yerin derinliklerine inildikçe 33 m'de bir sıcaklık 1 °C artar.Buna jeoterm basamağı denir.
JİPS: Beyaz renkli, tırnakla çizilebilen kimyasal tortul bir taştır. Alçıtaşı olarak da isimlendirilir.



K

KALDERA : Volkan konisinin tepe kısmının çökmesi ile oluşan çukur 
alan.
KALKAN: Yerkabuğunun en eski kısımlarıdır.
KALKER : Deniz ve okyanus havzalarında, erimiş halde bulunan kirecin çökelmesi ve taşlaşması sonucu oluşan taştır.
KALSİMORFİK: Kalsiyum bakımından zengin topraklara denir.
KANYON : Akarsu ve buzul tarafından yatay tabakalı arazilerde açılmış "U" şeklindeki vadilerdir.
KANYON VADİ : Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu, basamaklı bir biçimde oluşan vadi tipidir. 
KAPALI HAVZA : Sularını denizlere kadar ulaştıramayıp kuruyan veya göle dökülüp kalan akarsulardır. 
KAR : 0 derece altında olan yağış tipidir.
KARASALLIK: Denizinin etkisinin ulaşmadığı sert iklim tipi.
KARAYEL : Balkanlardan esen soğuk rüzgarın adıdır.
KARST TOPOGRAFYASI : Kireçtaşlarının erimesi ve suda eriyik haldeki kireçlerin tekrar birikmesi sonucunda oluşan ve buna ait şekilleri kapsayan arazi.
KARSTİK ARAZİ : Kireçtaşından oluşmuş arazi.
KARSTİK GÖL : Karstik bölgelerdeki çukurlukları dolduran durgun sulardır. 
KARSTİK KAYNAK : Kalkerli arazilerde yer yüzüne çıkan kaynaklardır.
KARSTLAŞMA : Kireçtaşlarının karbondioksitli sularla erimesi ve bu erimeden dolayı oluşan topoğrafya şekillerinin ortaya çıkmasıdır.
KAVKI:Fosil kabuğu.
KAYNAK : Yer altı sularının tekrar yeryüzüne çıktığı yere kaynak 
denir.
KEMOSFER : Mezosfer tabakasının üst kısmını oluşturur.
KENAR DENİZ : Okyanus kıyılarında, okyanuslardan adalarla ayrılan denizlere denir.
KESİR ÖLÇEK : Kesirlerle ifade edilen ölçeklerdir. Kesir ölçekte birim yazılmaz.
KEŞİŞLEME : 30° enlemi çevresindeki dinamik Y.B.'ın etkisi sonucu oluşur.
KIBLE:Güneyden esen rüzgardır.
KİLTAŞI: Çapı 2 mikrondan daha küçük olan ve kil adı verilen tanelerin yapışması sonucu oluşan fiziksel tortul bir taştır.
KIRAĞI : Havanın bulutsuz ve durgun olduğu gece esnasında aşırı olarak soğuyan bitki ve üstü açık yüzeyler üzerinde havadaki nemin ince buz parçacıkları halinde yoğuşması ve beyaz bir görünüm alması.
KIRÇ : Soğuk havalarda zeminin aşırı şekilde soğuması ile havadaki su buharının soğuyan zeminler, özellikle telgraf ve elektrik telleri ve direkler, ağaçların dalları üzerine yoğuşarak buz halini alması.
KIRGIBAYIR : Şiddetli yağmurların oluşturduğu selinti suları ile olusur diğer adı badlanstır.
KITA : Denizlerin ortasında çok büyük birer ada gibi duran kara kütlelerine kıta denir.
KITA SAHANLIĞI : Deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüme kıta sahanlığı (şelf) denir. Şelf kıtaların su altında kalmış bölümleri sayılır.
KITA YAMACI : Şelf ile derin deniz platformunu birbirine bağlayan bölümdür.
KIVRILMA : Tortul ve diğer kayaların, yerkabuğunda meydana gelen sıkışmalar sonucunda asli durumlarının bozularak çeşitli şekillerde kıvrılması.
KIVRIM : Dağ oluşum hareketleri ile özellikle tortul tabakaların sıkışmaları ile çeşitli yönlere doğru eğilip bükülmeleri. Derin denizlerde biriken tortulların kıvrılarak yükselmesi ile kıvrımlı dağlar oluşmaktadır.
KIYI KORDUNU : Kıyı oklarının koy ve körfezin ağız kısmını kapatacak kadar büyümesiyle oluşan yer şeklidir.
KIYI OKU : Dalgaların taşıdığı malzemeleri deniz içinde veya kıyıya paralel bir şekilde biriktirmesiyle oluşan yer şeklidir.
KLİMATOLOJİ : Atmosferin, atmosfer olaylarının ve iklim tiplerinin oluşum, özellik, dağılış ve etkilerini inceleyen bilimdir.
KOLÜVİYAL TOPRAK: Eğimli yamaçlardaki taşlı topraklardır.
KOM : Hayvan yetiştirmek amacıyla oluşturulmuş ev ve eklentileridir.
KÖMÜR : Bitkiler öldükten sonra bakteriler etkisiyle değişime uğrayan maddedir.
KONKORDAN : Tabakaların uygun olarak birbiri üstüne gelmesi.
KÖR VADİ : Bu vadilerde akarsu bir mağara veya düdene dalarak kaybolur. Yani vadi bir düden veya mağara ile son bulur.
KRATER : Volkan konisinin tepesindeki bacası.
KRATOJEN: Yer kabuğunun hareketsiz stabil üniteleri.
KRİVETZ : Romanya'dan Karadeniz'e doğru esen soğuk rüzgardır.
KROKİ : Ölçeksiz çizimlere Kroki denir.
KUARS:En çok rastlanan kayaç mineralidir.
KUARSİT: Başkalaşmış kuars tanelerinden oluşmuş kayaç.
KUMSAL : Dalgaların aşındırarak taşıdığı malzemeleri sığ kıyılarda biriktirmesiyle oluşan kum depolarıdır.
KUMTAŞI : Kum tanelerinin doğal bir çimento maddesi yardımıyla yapışması sonucu oluşan fiziksel tortul bir taştır.
KUTUP NOKTALARI : Yer ekseninin Kuzey yarımküredeki ucuna kuzey, Güney yarımküredeki ucuna ise Güney kutup noktası denir.

KUYRUKLU YILDIZ : Güneş sistemi içinde yer alan ve etrafında irili ufaklı taşlar, gaz ve toz tabakası bulunan gök cisimleridir.

L

LAKOLİT : Asit magmanın kabuk tabakasına sokulması ile oluşan, batolitten küçük olan çoğunlukla kubbe biçimindeki volkan kütlesi.
LAPİLLİ : Volkanizma esnasında volkan bacasından çıkan küçük taş parçaları.
LAV : Volkanların çıkardığı sıcak ergimiş, akışkan malzeme. Bunun soğuması ile volkan kayaları oluşmaktadır.
LAHAR: Yanardağ yamacından akan çamurlu akıntı.
LAPYA: Kireç taşının aşınmasıyla oluşan şekil.
LEJANT : Haritalarda kullanılan işaret ve renklerin ifade edildiği tablodur. Haritanın okunmasını sağlar.
LİMNOLOJİ:Göl bilimi anlamına gelir.
LÖS : Rüzgarlar tarafından taşınan küçük kum ve mil boyutundaki malzemelerin birikmesi ile oluşmuş, çoğunlukla sarımsı, gözenekli, kolay ufalanan depo.

M

MAAR: Volkanik bölgelerde mağmadan gelen gazların patlamasıyla yüzeydeki kütlenin parçalanması sonucu oluşan çukurluk.
MADEN CEVHERİ: İçinde belli oranda maden içeren kaya ya da toprak.
MADEN REZERVİ: Madenlerin çeşitli metellerle karışık haldeki henüz işlenmemiş hali.
MADEN YATAĞI: Maden fılizlerinin bulunduğu yer.
MAGMA: Eriyerek sıvı haline geçmiş, kızgın ve akıcı manto malzemesi.
MAĞARA : Kalkerli arazilerde yer altı sularının kimyasal aşındırması ile oluşan yeraltındaki boşluklardır.
MAKİ : Akdeniz iklim bölgesinde çoğunlukla sert meşin ve parlak yapraklı, her zaman yeşil ve kurakçıl olan çalı topluluğu. 
MAKİNALI TARIM: Tarımsal faaliyetlerin motorlu araçlar ve teknik makinaların kullanılmasıyla yapılan tarım.
MAKROKLİMA: Geniş alanlarda görülen büyük iklim tipi.
MAKSİMUM NEM:Havanın en çok taşıyabileceği nem miktarı.
MANTO : Bu tabaka, yer kabuğunun hemen altında bulunur.
MANTARKAYA: Kurak ve yarı kurak bölgelerde kayaların özellikle alt kısımlarının rüzgarlar tarafından aşındırılması ile oluşan şekillerdir.
MATEMATİK KONUM: Herhangi bir yerin, başlangıç meridyenine ve başlangıç paraleline olan uzaklığı.
MASİF : Çoğunlukla metamorfizmaya uğramış sert kütle. Istranca masifi, Menderes masifi gibi.

MEKANİK ÇÖZÜLME: Taşların fiziksel etkiler sonucunda küçük parçalara ayrılmasına denir. 
MEKANİK ENERJİ: Kinetik ve potansiyel enerjinin toplamı.
MENDERES: Bir akarsuyun az eğimli bölgelerde meydana getirdiği büklümler.
MİKROKLİMA: Dar bir sahada görülen iklim tipi.
MUSON İKLİMİ: Muson rüzgarlarının etkisiyle meydana gelen yazı yağışlı, kışı kurak iklim tipi.
MUSON RÜZGARI: Kıt'aların bazı bölgelerinde yazın denizden, kışın karadan esen devirli rüzgar.
MUTLAK NEM: 1m3 havanın içindeki su buharının gram olarak ağırlığına mutlak nem denir.

N

NADAS : Toprağın bir yıl boş bırakılması.
NAHİYE: Yeryüzünün bölgeden geniş ve daha da sürekli alanları için kullanılmış eski bir terim.
NARENCİYE: Turunç, limon, portakal, mandalina ve benzerlerinin ortak adı. Turunçgil.
NEBKA: Büyük Sahra çölünde yer yer en gele takılarak yığılmış kum tepeciklerirıe verilen ad.
NEFOMETRE: Bulutluluk gökyüzünü kaplayan bulutların miktarı 10 ya da 8 eşit parçaya bölünmüş ve nefometre adı verilen bir araç ile ölçülür.
NEHİR: Akarsuların büyüğüne verilen ad.
NEKTON: Yüzücü anlamına gelen bir kelimeden yapılmış terimdir.
NEMCİL AĞAÇLAR: Buharlaşma yoluyla önemli ölçüde su kaybeden ve sadece nemli topraklarda ya da uzun kökleriyle az çok nemli alanlarda yetişebilen ağaçlar.
NEMCİL BİTKİLER: Sürekli bir ıslak toprakta, nemli havada yetişmeye alışmış, yapısını bunlara uydurmuş bitki. Bu bitkilerin iri, ince yaprakları vardır. 
NEMLİ İKLİM: Yağışın buharlaşmadan çok olduğu iklim.
NEMÖLÇER: Havanın nemliliğini doğrudan doğruya gösteren araçlar. 
NEPTUİZM: Bütün taşların, bu arada püskürük taşların da suların türlü etkileriyle doğduğu üzerinde düşünceler ileri süren görüş.
NİFE: Yer kürenin merkezi kısmında yer alan ve manto ile çevrili olan jeosferdir.
NİSBİ YÜKSELTİ: Bir yerin çevresindeki yerlere göre yükseltisi. 
NOKTAİ İNCİMAD: Sıvı maddenin ısı vererek katı hale geçmesi alayıdır.
NOOJEN: Yer yuvarlağının oluşması tarihinde geçen Üçüncü Çağın ikinci bölümü.
NORMAL İTİGAL:Olağan aşınma da denir.
NÜKLEER ELEKTRİK SANTRALİ: Fisyon olayında açığa çıkan enerjiyi kontrollü olarak kullanıp elektrik enerjisi elde edilen termik santraller.
NÜKLEER REAKTÖR: Fisyon olayının kontrollü olarak gerçekleştirildiği düzenek.
NUNATAK: Buzul yüzeyi üstünde yükselen çoğunlukla sivri kayalık tepelerdir.


O Ö

OBA: Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir.
OVA: Engebeliğin çok az olduğu, düz ya da düze yakın, vadilerle yarılmamış yüzey şekli.
OBRUK: Karstik kayaçlarda derin kuyular anlamına gelir.
OBSİDYEN:Volkan camının adıdır.
OKYANUS: Kıtaları birbirinden ayıran geni su kütlelerine okyanus denir. 
ORMANALTI FLORASI: Orman örtüsü altında loş ortamda yetişen, çoğunlukla ot ve sarmaşık türlerinin oluşturduğu bitki topluluğudur.
ORMAN SINIRI : Düşük sıcaklık ya da yağış azlıgı nedeniyle orman sınırının bittiği sınır.
OROGRAFİK YAĞIŞLAR: Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlardır.
OROJENEZ : Dağ oluşumu.
OJİT: Yanardağ kütlelerinde bulunan  ve felspatla  birlikte bazaltların oluşturduğu mineral madde.
OLTU TAŞI: Siyah, sert ve parlak özelliklere sahip bir tür linyit. Süs eşyası yapımında kullanılır.
OTLAK: Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yerlerde hayvanların otlatıldığı alanlara otlak denir.
OPEC: Petrol ihraç eden ülkelerin bir araya gelerek oluşturdukları örgüt.
ORTA TİP LAV: SİO2 oranı % 33 - % 66 ise lav orta tiptir. Bu tip lavların çıktığı volkanlarda volkanik kül miktarı azdır.
OZON TABAKASI : Atmosferin 20 - 25 yükseğinde yeralan ve morötesi ışınların büyük kısmını tutan tabakanın adıdır.
ÖRTÜ BUZULU: Çok geniş alanlara yayılan, kilometrelerce alan kaplayan buzul türüdür.
ÖKÜMEN: Karaların yerleşmiş ve yerleşilebilir bilimi.
ÖSTATİK HAREKETLER: Kara yüzeyindeki buzullaşmaya ve buzulların erimesine bağlı olarak deniz seviyesinde meydana gelen geniş ölçüde alçalma.
ÖLÇEK: Yeryüzündeki gerçek uzunlukların, haritaya geçirilirken küçültüldükleri oran.
ÖZEL KONUM: Dünya üzerindeki bir yerin çevresine, denizlere, yer şekillerine, anayollara, geçitlere ve komşularına göre konumudur.

P

PALEBİYOLOJİ:Fosil organizmalar bilimi.
PALEBOTANİK:Fosil bitkiler bilimi.
PALEONTOLOJİ:Fosil bilimine verilen addır.
PENEPLEN : Yontularak düzleşmiş alan.
PERİHEL : Dünyanın güneşe en yakın olduğu tarih.
PERMABİLİTY:Geçirgenlik.
PERMAFROST:Devamlı donmuş zemine verilen addır.
PETROGRAFİ:Kayaç bilimidir.
PLANKTON : Deniz suyunda sürüklenen canlı kalıntıları.
PLAJİOKLAZ:Minerller grubudur.
PLATO: Akarsu vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş düzliklerdir.
PLÜTONİK KAYAÇLAR: Derinlerde oluşmuş magmatik kayaçlardır.
POLAR HAVA: Kutuplara yakın bölgelerin havası.
POLYE : Karstik bölgelerde erime ovaları.
POTAMOLOJİ : Coğrafyanın akarsularla ilgilenen dalıdır.
POYRAZ:Kuzeyden esen soğuk rüzgar.
PÜSKÜRME: Yanardağın püskürme olayı.
PÜSKÜRÜK MADDELER: Erüpsiyon maddeler veya indifa maddelerine denir.


R

RAFİNERİ :Ham petrolü işleyen ve farklı ürünleri ayrıştıran tesis.
RAKIM: Yükseklik.
REG: Büyük Sahra çölünün kuzeyindeki ovalara verilen isimdir.
RELİEF:Yer şekli.
RESİF: Deniz yüzüne çıkmış mercan kayalar.
REZERV: Yeraltında bulunan kullanılabilir potansiyele verilen isimdir.
RİALI KIYILAR: Denizin akarsu vadilerini istila etmesiyle kıyıda oluşan derin koy ve körfezli kıyı şekli.


S Ş

SAGANAK:Aniden bastıran şiddetli yağmur.
SARMAŞIK: Bir, ya da birkaç yıllık olan, başka bitkilere, başka yerlere sarılarak, tırmanarak duran bitkiler.
SARNIÇ: İçerisinde yağmur suları biriktirilen üstü kapalı kuyu.
SAMYELİ:Güneydoğudan esen sıcak rüzgar.
SARP:Çıkılması zor dik yamaç.
SARKIT:Karstik mağaralarda sarkan şekil.
SAVAN:Ağaçlı bozkır.
SEDİMANTER: Kayaçları oluşturan malzemelerin her birine verilen addır.
SEDİMENT:Akarsu.
SERA ETKİSİ: Atmosferdeki gazların güneşten gelen enerjiyi emmesi sonucu atmosfer sıcaklığını artırmasına verilen isim.
SEKBA: Geçiçi tuzlu göl.
SERBEST MENDERES: Büklümlerinin zaman zaman yer değiştirdiği mendereslere denir.
ŞEBEKE: Bir akarsuyun kolları ile birlikte uzanışı.
SET RESİFLERİ: : Kıyı resiflerinden farklı olan kıyı çizgisinin açığında bulunan resiflerdir.
SETLİ KIYI: Kıyı ovalarının kenarlarında gelişmiş alçak kıyılardır.

SIĞLIK: Denizin son derece az derin, yer yer kayaları yüze çıkmış ya da deniz yüzü ile bir hizada olan yerleri.
SICAK KAYNAK: Her türlü sıcak kaynağa verilen ad.
SICAK KUŞAK: Güneş ikliminde ekvatorun her iki yanında 23 27’daki kuzey ve güney dönenceleri arasında kalan geniş ve çok sıcak k 11m kuşağı.
SICAKLIK TERSELMESİ: Özellikle çukur bölgelerde alçak yerlerin daha yüksek yerlere nazaran soğuk olduğu atmosfer olayına verilen 
isim.
SKYER: Buzul aşındırmasi ve biriktirmesi ile oluşmuş yerlerin sular altinda kalması ile ortaya çikan kıyı tipidir.
SOĞUTMA: Yiyecek maddelerini kokmak tan, bozulmaktan korumak için bunların soğutulması, dondurulması işi.
SOĞURMA: Işık ya da ısının bir bölümü veya tümünün cisimlerin içinden geçerken emilmesi.
SOLSTİS:Gündönümü.
S DALGASI: Sekonder dalgalar, titreşim hareketlerinin yayılma doğrultusuna dik ve bir düzlem üzerinde aşağı yukarı olduğu dalgalardır.
SAAT DİLİMLERİ: Greenwich meridyeninin saatine göre düzenlenmiş, boylamlara koşut (paralel) giden saat şeritleri.
SAÇAK SU: Yağmur yağdıktan hemen sonra yamaçlardan aşağıya doğru saçak saçak inen selinti sularıdır.
SAÇLI NEMÖLÇER: Nemliliği ölçen ve nemölçer denilen araçlar dan biridir.
SANAYİ:Endüstri.
SİAL:Dünyanın kabuğunun adıdır.
SİKLON: Normal basınçtan daha aşağı basınç değerine sahip olan bölgelere denir.
SİLEKS:Çakmak taşının adıdır.
SİMA: Manto kısmında en çok paya sahip olan magnezyum ve silisyum un kısaltmasına verilen ad.
SİRK:Buz yalağı.
SİRÜS:Yüksek seviye bulutları.
SİSMOLOJİ:Deprem bilimi.
SOLSTİS:Gün dönümü.
STATİK: Kuvvetin etkisi altında bulunan cisimlerin denge şartlarını inceleyen mekanik bölümü.
STATİK DENGE:Durgun cisimlerin dengesi.
STEP:Karasal iklim.
STRATOVOLKANLAR: Volkan konisi.
STROMBOLİ VOLKANI: Orta şiddette ve periyodik patlamalar görülen volkanlardır.
SPEOLOJİ:Mağara bilimi.
SULUSEPKEN: Karla karışık kısmen donmuş yağmur.
SU AŞINDIRMASI: Akarsu yun, taşları yontması, kemirmesi, eritmesi yoluyla yaptığı aşındırma.
SU ARITMASI: İçme suyu , kullanma suyu , yıkanma suyu gibi suları türlü yabancı bölümlerden kurtarma, arıtma işleri.
SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ: Akarsu havzasını bir birinden ayıran doğal sınır. Birbirine komşu iki akarsu havzasını birbirinden ayıran sınıra su bölümü çizgisi denir.
SU BUHARI: Suyun buğulaşmasından doğmuş bir gaz.
SUBTROPİKAL: Tropikal ve orta kuşaklar arasındaki geçiş alanlarını belirten sıfat.
SUBTROPİKAL İKLİM:Bu iklimin görüldüğü yerlere denir.
SÜPERNOVA: Çok büyük bir yıldızın, güneşten milyarlaca kez daha güçlü bir parlamayla patlaması.
ŞARK:Doğu
ŞELF:Denizlerin 200m ye kadar olan sığ yerleri.
SEDİMANLAR: Tortulanma denir.


T

TABAN SEVİYESİ: Akarsuların deniz, okyanus ve göle döküldüğü en alçak seviyedir.
TABAN SUYU:Yer altı suyu.
TAN VAKTİ:Güneşin doğdugu an.
TARAÇA: : Basamak şeklinde oluşan şekiller.
TARAÇALAMA YÖNTEMİ: Dağ gibi yüksek yerleri tarıma elverişli yapma yöntemi.
TARAMA YÖNTEMİ: Yeryüzü şekillerini belirleme amacıyla kullanılan yöntem.
TEKTONİK: Kırık parçalar halindeki yer katmanlarını inceleyen bili.
TENÖR: Maden cevheri içindeki saf metal oranıdır.
TERMALİZM: Şifalı sulardan faydalanmaya dayalı turizm.
TERMAL KAYNAKLAR: Mineral bakımından zengin kaynaklara denir.
TERMİK SANTRAL: Katı ve sıvı yakıtları yakarak elektrik enerjisi üreten santraller.
TERMOMETRE:Sıcaklık ölçer.
TERMOKARST:Buz karstı.
TERRA ROSA:Kırmızı toprak.
TJALE:Donmuş yeraltına denir.
TOMBOLO: Karaya bağlanarak yarım adaya dönüşmüş adaya verilen addır.
TOPOĞRAFYA:Yerşekli.
TOPRAK EROZYONU: Kurak ve ormansız arazilerde olan doğal afet.
TOPRAK KİRLİLİĞİ:Sanayii , nükleer vb atıkların yarattığı kirliliğe denir.
TORNADO:Tropik kasırgadır.
TRAVERTEN: Kireç ve minerallerin erimesiyle meydana gelen şekillerdir.
TRAVERTEN TARAÇALARI: Travertenlerde oluşan basamaklardır.
TROPİKAL İKLİM: :  0-10  enlemlerinde görülen iklim.
TROPİKAL İKLİM KUŞAĞI:Tropikal iklimin görüldüğü yerler.
TSUNAMİ:Deprem dalgası.
TUNDRA İKLİMİ:Kutup kuşağına yakın bölgelerde görülen soğuk iklim.

TURBALIK: Tabanında çürümüş bitki artıklarından bir katmanın bulunduğu bataklık.

U Ü

UFALAMA: Suların eritmesi ve çatlamalar yüzünden yeryüzündeki taşların dağıtması, erimesi, parçalanması olayı.
ULAŞTIRMA: Her türlü yolcu, yük, haber taşıma işleri.
UMKİ MORENLER:Buzul taşları.
UVALA: Düden veya dolinden büyük karstik çukur.
UYARCA: Kurak ve nemli mevsimlerin birbiri ardından geldiği, kış ve yaz mevsimlerinin belirgin olduğu bölgelerin bu şartlarına uyar şekilde değişikliğe uğrar bitkiler.
UYDU: Gezegenlerin çevresindeki dönen gök cisimleri.
UZANIŞ: Yerinden oynamış, yatay duruşları bozulmuş tabakaların yönü.
UZANTI: Türlü coğrafya olayları için gövde dışında uzanan bölümleri belirtmek üzere kullanılan bir terim.
UÇUCU KÜL: Baca gazının taşıdığı düşük yoğunlukta, yanıcı olmayan parçacıklar.
ÜRETİM REAKTÖRÜ: Parçalanmayan atomları, aynı ya da farklı elemanlı parçalanabilir atomlara dönüştüren ve tükettiğinden fazla yakıt üreten reaktör.
ÜST BİTKEN: Tropikal bölgelerde, başka bitkilerin üstünde yerleşen, fakat o bitkilerle beslenmeyen bitkiler.
ÜST KATMAN: Sıhhi bir katı atık gömme işleminde, atığın sıkıştırılmış katmanı ile nihai örtünün oluşturduğu bölüm.
ÜSTÜNE DOLDURMA SİSTEMİ: Yakıt taşıyan gemilerde denizi kirletmekten kaçınmak amacıyla yeni yüklemeyi denize dökülmeyip tanklarda bırakılmış kalıntı ve yıkama suyu karışımının üzerine yapma yöntemi.
ÜLKE PLANCILIĞI: Bir ülkede düzensizlikten doğabilecek türlü zararları önceden gidermek için bütün bir ülkede birbiriyle bağdaşabilen işlerin yapılmasını ve yerin gerekli işler için en uygun şekilde kullanılmasını sağlayacak işlerin tümü.


V

VADİ:İki dağ arasında zamanla oluşmuş çukur.
VAHA: Çöllerin su bulunan kısmındaki bitkili alan.
VADİ BRİZİ:Vadi yeli.
VADOS SU: Yağış halinde toprağa düşüp, toprağa nüfuz eden yeraltı suyu.
VOLKANOLOJİ:Yanardağ bilimine verilen addır.
VOLKAN KÜLÜ:Gaz püskürmeleri sırasında oluşan, basınçlı volkan bacasından çıkan küçük taneli malzemeye denir.
VOLKAN: Magmanın yeryüzüne çıktığı koni şeklindeki biçimine denir.

Y

YAĞIŞ: Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz kristalleri veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir.
YAĞIŞ REJİMİ:Yağışların yıl boyunca mevsimlere dağılımıdır.
YAMAÇ: Yeryüzündeki eğimli yüzeylerdir.
YAYLA: Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir.
YOĞUNLAŞMA:Su buharının sıvıya dönüşme sürecidir.
YONTUKDÜZ: : Aşınım dönemi geçirmiş topografyası düzelmiş alçak veya yüksekçe düzlük.
YÖRÜNGE: Gök cisimlerinin izlediği yoldur.
YÖRÜNGE DÜZLEMİ:Ekliptik.

Z

ZIMPARA TAŞI: Çok sert aliminyum kristallerinden oluşan aşındırmak için kullanılan  kayaç.
ZİRVE:Doruk
ZEOLİT: Boşlukları kalker ve alkalen siliklatlarla dolmuş bazı cins volkanik kayaçlar.
ZOOCOĞRAFYA: Hayvan dağılışını inceleyen bilim dalıdır.